MYOMLAR VE KISIRLIK
Myom Nedir, Neden Oluşur?
Myom, rahmin (uterus) kas tabakasından gelişen iyi huylu (selim) tümörlere verilen isimdir. Myomlar kadınlarda sıktır ve her 4-5 kadından birinde görülür. Myomlar sıklıkla 30-40 yaşlar arasında ortaya çıkar ve hormon tedavisi almayanlarda menopoz sonrası küçülür. Ergenlik öncesi görülmesi son derece nadirdir. Neden oluştuğu bilinmemekle beraber, estrojenin ve genetik özelliklerin rolü olduğu düşünülmektedir. Estrojenin etkisi olduğunu düşündüren kanıtlar vardır. Örneğin menopozdan sonra küçülürler, ergenlik öncesi dönemde görülmezler. Ancak, estrojenin (gerçekten neden oluyorsa) neden bazı kadınlarda myom oluşumuna neden olduğu, diğerlerinde olmadığı tartışmalıdır. Ayrıca, myom olan kadınlarda estrojen düzeyleri olmayan kadınlardan daha yüksek bulunmamıştır. Bu durumdan genetik özellikler sorumlu olabilir. Bunun dışında diğer bir hormon progesteron da suçlanmış ancak bununla ilgili verilerde çelişkili bulunmuştur.
Myom Nasıl Belirti Verir?
Myomların rahmin çeşitli bölgelerinde yerleşebilir ve yerleştikleri bölgeye göre çeşitli şikayetlere yol açabilirler. Myomlar, hiçbir şikayete yol açmadan tesadüfen jinekolojik muayene veya ultrason sırasında saptanabilir. Myomlar rahimde büyümeye neden olurlar ve bu muayene sırasında saptanabilir. Jinekolojik muayene ile saptanan myomlu bir rahmin büyüklüğü ifade edilirken gebelik cesameti tanımı kullanılır. Gebelik sırasında hangi haftada rahmin ne kadar büyüdüğü tecrübe ile bilindiği için genellikle bu tanımlama jinekologlar tarafından tercih edilir. Ancak, rahmin dış duvarından dışarı doğru ayrı bir kitle şeklinde büyüyen myomlar için santimetre cinsinden de tanımlanabilir. Ultrasonografi ile bakıldığında ise genellikle lokalizasyonları daha net belli olduğundan geliştiği yer ve boyutları belirtilerek tanımlanır.
Myomların bir kısmı ise belirti verebilir. Anormal kanama, ağrı, sancılı adet, çevre organlara bası belirtileri (idrara sık gitme, kabızlık vb), karın şişliği ve ele kitle gelmesi gibi belirtiler verebilir. Anormal kanama özellikle adet miktarında artış en sık görülen belirtidir. Ağrı genellikle çok sık değildir ancak daha çok adet sancılarının artması şeklinde görülebilir. Myomun kanlanması bozulup dejenerasyon gerçekleştiğinde şiddetli ağrı ve muayene sırasında hassasiyet görülebilir.
Genellikle myomlar kısırlık sebebi olarak kabul edilmezler ancak, başka bir sebep yoksa myomlar kısırlık veya düşük sebebi olarak kabul edilebilir.
Kansere dönüşme olasılığı çok düşüktür (onbinde 1-3). Hatta bazı araştırmacılar bunun kansere dönüşüm değil yeni bir odaktan gelişen kanser olduğunu düşünürler. Özellikle birkaç ay içinde hızla büyüyen myomların bu açıdan değerlendirilmesi gerekir.
Myomlar yerleşim yerlerine göre sınıflanırlar. Bir kısmı rahmin dış zarının altında dışarı doğru çıkıntı yapacak şekilde büyürler. Bunlar genellikle belirti oluşturmazlar ancak, yerleşim yerine göre çevre dokulara bası yapıyorsa buna ait belirtiler (sık idrara çıkma, kabızlık vb) gösterebilir. Bu tür myomların bir alt grubu saplı myomlardır. Bunlar, rahmin dış duvarına ince bir sapla bağlıdır. Muayene sırasında ahimden ayrı gibi algılanabileceğinden yumurtalık tümörleri ile karışabilir. Saplı myomlar kendi etrafında dönebilir ve beslenmesi bozulduğundan nekroz (hücre ölümü) ve şiddetli ağrılar oluşturabilir.
Bazı myomlar rahmin kas duvarından köken alırlar. Bunlarda küçük boyutlarda belirti vermeyebilir ama büyüdüklerinde adet sırasında rahmin kasılmasına engel olacaklarından adet kanamasının miktarında artmaya neden olabilirler.
En çabuk belirti veren myomlar rahmin iç zarının (endometriyum) hemen altındaki myomlardır. Bunlar çok küçük boyutlarda olsa bile aşırı adet kanamasına ve bazen adet dışı kanamaya neden olabilirler.
Lokalizasyonlarına göre myomları sınıflamak mümkün olmakla beraber büyüdüklerinde birden fazla lokalizasyonu birden kapsayabilirler. Kas tabakasının içindeki bir myom içeri veya dışarı doğru büyüyüp bu lokalizasyonlardaki myomlara benzer belirtiler verebilir.
Myomların Tedavisi Nedir, Ne Zaman Tedavi Edilmelidir?
Myomların ilaçla tedavisi yoktur, sadece boyutlarının bazı ilaçlarla kısmen küçültülmesi mümkündür ancak bunlar kesin çözüm değildir. İlaçla tedavide hasta hormonların baskılanmasıyla suni menopoza sokulur. Ancak, en fazla 6 ay kullanılabilir ve tedavi bitiminde sıklıkla tekrar büyürler. Bazı merkezler, özellikle çok büyük myomlarda ameliyatı kolaylaştırmak için ameliyat öncesi bu tür ilaçla küçültmeyi deneyebilirler. Bunun dışında, myomu besleyen damarların anjiyografik yöntemlerle tıkanması son yıllarda deneysel çalışmalarda bildirilmiştir. Ancak seçilmiş olgularda uygulanabilen bu yöntem henüz yaygınlaşmamıştır.
Esas tedavisi ameliyatla myomların cerrahi olarak çıkarılmasıdır. Ancak, her myomun da ameliyat edilmesi gerekli değildir. Eğer hastada şikayetlere yol açmıyorsa, ani büyümüyorsa, ya da çok büyük değilse düzenli kontrollerle myom boyutlarının takibi yeterlidir. Ancak; aşırı kanamalara, çevre organlara basıya, ağrıya yol açan ve hızlı büyüyen myomlar, rahmi 8 haftalık gebelik cesametinden daha fazla büyüten myomlar ameliyat edilmelidir. Ameliyat seçiminde hastanın yaşı, doğurganlık durumu ve myomların yerine göre çeşitli ameliyatlar uygulanabilir. Genç, ailesini tamamlamamış hastalarda sadece myom alınabileceği gibi (myomektomi) ileri yaşlarda olup çocuk istemeyen hastalarda (%20 oranında tekrarlama riski olduğu için) rahim de alınabilir (histerektomi).
Gebelik ve Myom İlişkisi
Burada aklımıza gelen birkaç soru vardır.
1. Myomlar gebelik oluşumuna engel olur mu?
2. Gebelikte myomlar büyür mü, küçülür mü?
3. Gebelikte myomların zararı olur mu?
4. Myomektomi (myom çıkarılması) geçirenlerde gebelik için risk var mıdır?
5. Sezaryen sırasında myomlar alınabilir mi?
Myomların gebelik oluşumuna engel olmaları nadir bir durumdur. Özellikle rahmin dış duvarında ve kas duvarından gelişenlerde bu olasılık yoktur. Yalnız, rahim iç zarı (endometriyum) altında yerleşmiş (submüköz) myomlar bazen gebeliğin endometriyuma yerleşmesine ve gelişmesine engel olabilir. Myomunu kısırlık sebebi olarak kabul edilebilmesi veya şüphelenilmesi için başka bir sebep olmaması gerekir. Eğer, başka bir sebep yok ve submüköz yerleşimli bir myom varsa bunun kısırlık sebebi olabileceği düşünülerek ameliyat yapılabilir. Aksi taktirde ameliyatı gerektirecek başka bir sebep yoksa gebelik öncesi myomu almak için ameliyat gereksizdir. Üstelik, ne kadar iyi teknikle yapılırsa yapılsın myom operasyonları karın içi yapışıklıklara yol açma riski taşır. Bu da gebeliğin oluşumuna engel olabilir. Yanlış anlaşılmaması için bir konuyu vurgulamakta fayda vardır.
Gebelikte myomların klasik olarak büyüdüğü bilinir. Ancak, bazı geniş çalışmalarda bazı myomların büyüdüğü, buna karşın bir kısmının ise değişmeden kaldığı ve hatta küçüldüğü gözlenmiştir.
Gebelikte büyük olmayan myomların belirgin zararı yoktur. Ancak, büyük myomlar çocuğun başının doğu kanalına girmesine engel olabilecek bir lokalizasyonda olabilir. Bazı lokalizasyonlardaki myomlar düşük ve erken doğum riskini artırabilir. Bunun dışında doğum sonrası kanama riskini artırabilir.
Myom çıkarma operasyonu (myomektomi) geçirmiş kadınlarda sonraki gebelik açısından 2 risk vardır. Eğer, mikrocerrahi kurallarına uygun olmayan dikkatsiz tekniklerle yapılmışsa veya operasyonu zor olan komplike bir myom ise karın için yapışıklıkların olması ve bunun gebelik oluşumuna engel olması bir risktir. İkinci risk ise doğum eylemi sırasında rahmin dikiş yerlerinden yırtılma riskidir. Genellikle bu risk operasyon sırasında uterusun tüm katlarını içeren bir kesi gerektirmişse ortaya çıkar. Bu nedenle, myomektomi öyküsü olanlarda eğer yapılan operasyonun detayları bilinmiyorsa o zaman sezaryen yapmak gerekir. Ama, rahmin dış tabakasından küçük bir kesi ile yapıldığı bilinen bir myomektomi operasyonundan sonra sezaryen şart değildir.
Çoğu hekim sezaryen sırasında myom çıkarılmasını tercih etmez. Bunun sebebi gebe rahmin aşırı derecede kanlanması ve bunun sonucunda çıkarılan myom yerinden kanamanın durdurulamaması riskidir. Kanamanın durdurulamaması rahim alınma riski ile doktor ve hastayı karşı karşıya getirebilir. Eğer, myom rahmin dış duvarında ve özellikle saplı ise sezaryen sırasında alınabilir, ancak rahim duvarı içindeki myomlara dokunmamakta genellikle fayda vardır.